2 Nisan 2009 Perşembe

İP MAN (2008)

80'lerde (ve öncesinde) doğmuş olan okuyucular muhtemelen VHS kaset dönemini çok iyi hatırlayacaktır. Henüz piyasa VCD-DVD-BluRay'lere yer açmamışken VHS kaset satan dükkanlar hınca hınç dolardı. Gerçi bu VHS'nin son yıllarıydı ama bu dönemi yaşadığım için çok mutluyum şahsen. Dev posterlerle süslenmiş bu dükkanlara gidilir varsa akıldaki film söylenir yoksa, katalogdan seçilir o d değilse "abi bana Bruce Lee'nin hangi filmleri var göstersene" şeklinde filmler kapışılırdı. Genelde dövüş filmleri aldığımızı hatırlıyorum ben. Bruce Lee'ler, Van Damme'lar, Chuck Norris'ler falan gırlaydı ev. Tabii o zamanlar izlediğim bu filmlerin şimdi kültleşeceğini bilmeden izlerdik. Ertesi gün okulda "düşman" öğrencilere denerdik :) Kombo dediğimiz şeyleri oyunlardan sonra filmlerden de görür olmuştuk. Karate kursları filan derken büyüdük elbet. Gerçi Matrix sonrası hangimiz kollarını bir birine vurarak Neo Vs Mr. Smith final dövüşünü canlandırmadı ki?

Şimdi sizi o dönemlere geri götürecek, mutlaka izlemeniz gereken bir film adı söyleyeceğim: IP MAN. Hayır, teknolojik olarak bildiğimiz IP'nin bununla ilgisi yok. Aslında abimizin adı Yim ama Ip de deniliyor.
Filmimizin yönetmeni Wilson Yip. Şu ana kadar bir düzine dövüş filmi çekmiş ama hiç birinde dünyaca ses getirecek başarıyı elde edememişti. Burada bir yönetmenin ders alacabileceği ilk noktaya kendisi değiniyor: DÜŞÜNÜYOR! Şu ana kadar yapılmamış, el değmemiş ormanlara girmek gibisi yoktur sinemada. Öyle de yapıyor. Bruce Lee'nin onca filmi çıktı, bebekliği, çocukluğu, ölümü, kızı filan derken hiç o "Ustası" kısmı anlatılmadı. Evet Ip Man, Bruce Lee'nin ustası. Biz de onun hayatına yarı biyografik olarak göz atıyoruz.

Az çok dövüş sanatlarıyla ilgilenenler, bunun bir "kavga" olmadığını bilir. Bir disiplin, bir ahlak, bir yaşayız şekli ve bir duruştur savunma sporundan önce. İşte Ip man'imiz de tam bunların şaha kalktığı 1930'ların güzide zamanlarında belaya bulaşıyor (ülkesiyle).

Güzel bir hayatla başlıyor film. Tüm şehirde eğitim okulları açılmakta, insanlar mutlu, zengin, karnı tok olarak özgürce yaşamaktadır. Usta da şehrin en saygınıdır çünkü Wing Chun tekniğiyle "yenilmez" konumdadır.Ama bu refah kısa sürer. 1940'ta ülkesine Japonlar girer ve şehrin sokakları bomboş kalacak kadar katliam yapılır. İşte burada film oldukça derinleşir. Ağır bir dram eşliğinde, "bir insan olabilme" soruları Asya kültürünce sorgulanmaktadır. Ip Man'in insanlığına tabii ki şapka çıkarılır bu bölümlerde.

Filmi anlayacağınız gibi harala gürele bir dövüş filmi değil. Hayatı anlatılan insana saygı babında gayet de bir hikayesi, amacı ve eleştirisi var. Yanında biz erkekleri deli gibi gaza getirecek dövüş sahneleri de. Yani Ip Man'in 10 kişiyi yere serdiği bir maç var ki ağzım açık izledim. Saniyede 20 yumruk atmak desem? Görsel efektin bu kadar "olmadığı" bir dövüş filmi zor. Bu yönden Jet Li'nin Fearless (korkusuz) filmi başı çekse de, açıkçası filmin sonunda kesinlikle IP MAN'in Fearless'tan daha iyi olduğunu görebilirsiniz

Bir kaç tane de ek bilgi vermek istiyorum. Film oldukça mütevazi gözükse de 40 milyon HongKong doları kadar maliyeti var. Aynı dönemde Wong Kar-Wai de IP Man'in filmini çekeceğinden bir isim kavgası yaşanmış bulunmakta. Bu kısımda çok dedikodu var, hangisi doğru bilemediğimizden, ortada "paylaşılamayan" bir kavga olduğunu bilsek yeterli. IP MAN gittiği her ülkeden neredeyse tam not aldı. Oldukça da iyi gişe kazandı başta Japonya olmak üzere. Ve ilgi 2. filmi de getirecek 2010'da. Bu sefer ayrılan bütçe 100 milyon HK doları (yani çok daha kalabalık, görsel olarak güzel bir film izleyeceğiz). Tabii ilk filmde Bruce Lee'ye kadar gelmiyoruz ama ikinci filmde üstadı göreceğiz. Vadaaaa diye ekrana uçan tekme atmayan ne olsun!
Dövüş kareografileriyle, o özgün Asya sinematografisiyle, biraz hisli izleyicileri ağlatabilecke hikayesiyle, Fearless'tan daha iyi müzikleriyle, Donnie Yen'in inanılmaz bir performas sergilediği çok ilginç, şaşırtıcı bir film IP MAN. Ben bir "taklit" sanıyordum ilk etapta ama "taklit edilecek" bir kalitede yapımla karşılaştım. Soluksuz bir 100 dakika izleyeceğinizi garanti eder, ninja yıldızınız bol olsun isterim.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Yanında biz erkekleri deli gibi gaza getirecek dövüş sahneleri de." ne demek. Erkek erkeğe yaptınız ya hep bunları, kız kısmısı dövüş filmi sevmez, sinemada hele hiç izlemez, izleyip de asla gaza gelmez di mi? Hadi ordan! :)

Süper filmdi evet ama Fearless derinlik açısından bence çok daha güzeldi. Belki de Jet Li hayranlığımdan, belki Fearless'i sinemada, Ip Man'i evde izlediğimden daha fazla etkilenmişimdir, kim bilir. :)