18 Nisan 2010 Pazar

triangle

“Hem de en dikinden!”

Bu sayfada “Triangle”ı yazıyor olma nedenim, bu filmi izlemenizi düşünüyorum oluşum. Amacım filmi eleştirmek, iyi kötü yönlerini sıralamaktan ziyade, bunları bir köşeye bırakıp sadece bu filmi izlemenizi istemem. Bunun nedeni de filmin çok iyi oluşu filan değil; ama size bir kâbusu defalarca yaşatabiliyor oluşu. Daha fazlasıyla ilgileniyorsanız, aşağıdan devam edebilirsiniz…

Eğer 2006 yapımı “Severance”yi izlemişseniz Christoper Smith adı hafızanıza kazınmış demektir çünkü unutulası bir film değildi kara mizah öğeleriyle. “Triangle” da bu ağabeyimizin son filmi olmakta; ama “Severance”ten oldukça farklı bir yapımda bu sefer biz izleyenleri germek niyetinde. “Triangle”ın konusu basit. Bir grup sevgili yelkenli bir botla denize açılır. Derken nereden geldiği meçhul bir fırtınaya yakalanırlar ve gemileri alabora olur. Yardımlarınaysa sadece kocaman bir gemi gelir. Geminin ilginç yanıysa içinde kimsenin olmayışıdır. Sanki onlar gelmeden birkaç dakika önce gitmişlerdir gemi sakinleri. E peki bu gemi buraya kadar nasıl gelmiştir…

Spoiler Kusan Yönetmen!


Yönetmenin en büyük hatası, ilk twist’i filmin afişine kabak gibi yazmış olması. O yazmış olabilir; ama ben yazmayacağım. İzlerken bunu görmeniz kesinlikle daha iyi. Ama tabii ki twist bununla sınırlı değil bu filmde. Şimdi ne desem aslında spoiler olacak; ama örneklemek gerekirse Lost gibi diyebiliriz. 5. sezondaki bazı bölümleri hatırlatıyor filmdeki olay. Yönetmenin aklına gelen bu zekice film öyle de kalmamış. Birçok ince detayla da süslenmiş. Plothole’ler var; ama bazı taşlar da siz altına girip bakın diye oraya bırakılmış. Kesinlikle merak uyandırıcı. Filmi izlerken zaten durmadan teoriler üretiyorsunuz. Bittikten sonra da ekranda kocaman bir “Nasıl ya!?!” yazısı kalıyor. Alışageldik hikâyelerden biraz daha farklı bir biçimle izleyene sunulmuş film. Bu da ağızda ayrı bir tat bırakıyor şüphesiz. Bu tip filmlerden çok yok etrafta. “Timecrimes”ı izlemişseniz, ne demek istediğimi anlamışsınızdır diyebilirim.

Filmdeki CGI’lar, sesler ve efektleri de beğendim diyebilirim. Huzursuz edici o atmosferi yaratmayı bilmiş Smith elindekilerle. Filmin o atmosferine zaten önce bir tutsak oluyorsunuz, daha sonra bu sizin kâbusunuz oluyor ve en sonunda da zihniniz, bundan nasıl kurtulacaksınız, sürekli bunu düşünüyor. Bu da size ayrı bir kâbus olarak dönüp biraz irkilmiş bir biçimde filmi meraklı gözlerle izlemenizi sağlıyor. Değişik bir tecrübe olacağı garanti filmin. Lâkin bu güzel anları da filmdeki tecrübesiz oyuncular fevkalade baltalayabiliyor. Gerçekten iyi değiller ve iyi yönetilmemişler. İyi bir kadroyla çok daha büyük bir sükse yaratabilirdi bu film. Ama minik hatalarından dolayı şimdilik meraklı izleyicilerin izleyip durumu sorgulamasına, soru işaretlerine cevap bulmasına veya hiç birini sallamayıp başka bir filme geçmesini sağlamakta. Her şeye rağmen kesinlikle bir şansı hak eden mütevâzi bir film “Triangle”. 7/10