28 Nisan 2009 Salı

13. Gün (2009)

İlk kez kaç yaşında Jason'la tanıştım hatırlamıyorum ama kesinlikle korkmadığımı hatırlamıyorum. İnsanın bilinç-altıyla oynayan, yem olma empatisi getiren korku filmlerinden zaten etkilenmediğim kesin. Madem empati kuracağız, kovalanan olacağız, niye bu filmleri normal bir zekaya sahip insan evladı ne yaparsa öyle yapmazlar, anlamıyorum. Belki de Amerikan gençliği bu kadar salak cesaretine ve korktuğunda da şuursuz korkaklığına sahiptir; bilemiyoruz.

Filmimize gelirsek, bir remake yani yeniden çevrim. 1980'de başlayan Friday the 13th (13.Cuma olan filmi de 13.Gün oldu, hadi bakalım) serinin ilk dört filminin harmanlaması ile Jason'ın köklerine dönüş yapıyoruz. Jason'ı bilmiyorsanız; kendisi yüz olarak defarmasyona uğramış ve ufak yaşında annesinin kafasının kesilişini gözleriyle görüp insanoğlunu doğramaya yemin etmiş bir hilkat garibesidir. Tabii sinemada bu tip işlerin para getirmesi için farklılıkların olması şarttı; Jason da acınanacak bir durumda değil, direkt aşırı gelişmiş kaslarıyla, muazzam gücüyle ve mekan bilgisiyle, sessizliği, kurnazlığıyla sektöre girmiş, her filmde de on milyon dolarlarca gişe yapacak filmlere imza atan karakter olmuştu. Para kazandırdığı bir gerçek ama 2009 yapımı filmi maalesef oldukça kötü bir film. Producer'lardan biri Michael Bay bile olsa film, tutulduğu yerden elde kalıyor.



Cem Yılmaz'ın da anlattığı ve hepimizin de bildiği korku filmi klişeleriyle açılıyor film. Çılgın gençlik Kristal Gölü'ne kampa gelir, sevişir ve vahşice öldürülür Jason tarafından. Bu giriş kısmında seriye yeni girecek olanlar da bilgilendirilir ve biraz hop oturup hop zıplatılır. Sonra bu giriş, asıl filme konu olacak diğer kamp gençliğine yataklık eder. Girişte öldürülen grupta olan bir kızın ağabeyi kardeşini aramak için yola çıkar ve olaylar tam da tahmin ettiğiniz gibi gider.

Ekranda kan görme, insan öldürülmesini izleme, vahşet, bu tip öğeler artık sinemanın bir gerçeği. İnsanoğlunun en eski isteklerindendir bunlar ama ben Fransız, İspanyol veya Japon korkusunu artık Amerikan korkusuna tercih ediyorum. Slasher filmlerini bile artık yapamıyorlar. Her ne kadar Friday the 13th 90 milyon dolarlık hasılata erişse de, kesinlikle zaman kaybı bir film.

Korkutma, germe işi genelde kadraj dışından aniden ekrana çıkan ve yüksek tonlu ses efektleriyle yapılıyor. Tabii ki bu numaralardan etkileniyorsunuz, eliniz ayağınız oynuyor ama film akmıyor. Resmen son ana kadar olduğu yerde bekliyor. Planlar eskiye oranla daha iyi çekilmiş ve efektler harika, ona lafım yok (özellikle girişteki kamp ateşi efekti inanılmaz gerçekçi) ama artık doyurmuyor bu filmler. Burası da bir gerçek. Belki modernize edilmiş ama retro kokan "yeni öldürme çeşitleri" biraz dikkatinizi çekebilir, ama biraz. Jason'ın odası, mahzeni, hokey maskesine kavuştuğu bölümler filan vasatı aşamıyor... Bunun haricinde 1.5 saatinizi harcayacak daha güzel filmler mevcut vizyonda. Eğer vizyonda izleyecek filminiz kalmamışsa veya sinema salonuna ihtiyacınız varsa (!) eh, siz bilirsiniz tabii ki. 5.2/10

Hiç yorum yok: