14 Ekim 2008 Salı

FROZEN RIVER / DONMUŞ IRMAK

Filmin adından başka birşey bilmeyerek salondan içeri girdiğimde salonun kalabalık oluşu, "lan volky galiba iyi bir seçim yaptın" dedirtti bana içimden. Genelde gözüm kapalı bir film çeksem 2 filmden, genelde kötü olanını seçerim, %50 şansım olduğu şeylerde genelde kısa çubuğu çekerim. Ama bu sefer pek öyle olmadı. Gibi...
Ben filmi bariz bir gerilim içerikli sanıyordum ama daha ilk kareden "Olm volkan, kalk git, şimdi bu film seni kahreder filan hiç gereği yok" dedim ama pintiliğim tuttu, bilet parasına yazık olmasın diye izledim.
Başrolü sırtına alan Roy (Melissa Leo) kocasından okkalı darbe yemiş, iki çocuk sahibi bir anne. Yarım zamanlı bir işte çalışarak, karavan bir evde yaşam sürdürtmek için elinden geleni yapıyor. Tabii bunun asla yeterli olmadığın farkında ama aynaya her baktığında hayatın yüzüen bıraktığı çizgiler karşısında da göz yaşlarını tutamıyor. Her anne gibi çocuklarının mutluluğunu düşünüyor ve en güzeli, hayalleri var. Bu hayallere de (aslında hayal) ulaşması için bir miktar para gerekiyor. Çaresizlik içindeyken karşısına çıkan Kızılderili bayan ona kaçakçılığın lezzetli tarafını gösteriyor. Ve olaylar gelişiyor...


Film tahmin ettiğim gibi bir noktadan sonra drama dönüşüyor ve benim yürek tellerimle oynamaya başlıyor. Dokunaklı sahnelerde içimin burkulduğunu hatta biraz höykürdüğümü söyleyebilirim. Ne tuğaftır ki dört bi yanımda gayet hoş hatunlar vardı hiç biri "duygulandım" belirtisi yaşımıyordu. Ya onlar odundu ya benim hassas günümdü dedim herhalde...
Film irili ufaklı bir çok öğe besliyor içinde. Amerikan kanunlarına, güvenliğine, metropollerin arkasındaki yaşama, ırkçılığa, insan pazarına, insanların geçinmek için "neler" yapabileceğine ve en büyüğüyle bir annenin hayalleri uğruna nelerden vazgeçebileceğine değiniyor. Tabii ki bunların çoğu masum şeyler değil ama zaten de filmin asıl sunmak istediği nokta bu. Masum değiliz asla... Kimse.


Frozen River, Donmuş Irmak, Courtney Hunt'ın yazıp yönettiği ilk film olma özelliği taşıyor. Büyük olmasa da hatrı sayılacak ödüller de aldı (biri Sundance'ten). İlk tecrübesinde böylesine bir film çekebilen bir şahısı önümüzdeki yıllarda takibe alacağımı buradan kendisine duyururum. Ayrıca kendisine de, Roy'un uyurken başına gelen ufak çocuğuna anlattığı "hurda bir evin dönüşümü" yalanı için de koca bir demet alkış sunuyorum. Neydi lan o öyle, öldüm bittim :( 7.1/10

Hiç yorum yok: