9 Ekim 2008 Perşembe

Red Cliff (Chi Bi)

Sevgili blog,Allah binbir türlü belamı vermesin seni son zamanlarda boşladığım için, evet, vermesin
belamı. Tabii yazmıyorum diyeseni unuttuğumu sanma. Seni unutan aha böyle olsun. Daha sık görüşeceğimizden emin ol ...
diyerekten bir giriş ile kendimi affettirdim sanırım. O halde konuya dönelim.

Yaklaşık 1 yıldır filan beklediğim bir film Red Cliff (Chi Bi).Bunun da ilk nedeni tabii ki John Woo. İlk başta Asya, daha sonra dünya üzerindeki tüm
sinema dünyasına adını altın harflerle yazdıran filmlerin dışında aksiyon filmlerin
standartlarını belirleyen, Çin, Hong-Kong sinemasından Hollywood'a "kapağı atan" ender
yazar, yönetmen, yapımcılardandır. 60'ların sonundan bu yana sürekli üreten bu şirin insan
son zamanlarda kendini animelere ve video oyunlarına verse de yavaş yavaş "geri dönüyorum"
izlenimi de vermekten kaçınmamaktadır. 2011'e kadar şimdilik gözüken 4 yapıma daha imza
atacağını belirteyim.
Filmi beklememin bir diğer nedeni de filmin Romance of the Three Kingdom'dan uyarlama
olması. Bildiğiniz (veya bilmediğiniz gibi) bu eser, eser olmaktan çıkmış, kutsal bir emanet
sınıfına girmiştir. 14.yy'da Luo Guanzhong tarafından yazılmıştır. "Tanrı bir Çinlidir ve
bu esere yardım etmiştir" diye düşünmemi sağlayan bu eseri özetleyen bir kelime bilmiyorum açıkçası.
Girin bakın: http://en.wikipedia.org/wiki/Romance_of_the_Three_Kingdoms
Buradan da indirebilirsiniz.: http://dw3k.com/newrotkebook/




Milattan sonra 208 yılında Çin'de geçen Red Cliff savaşının öncesini ve sonrasını konu
almakta film. Tabii bu ilk filmimiz sadece savaşa kadarki olan kısımdan bahsediyor. Yani yarım
film, o yüzden de film bittiğinizde epey bir küfür etmeniz olası ama merak etmeyin, Ocak
ayında Asya ülkelerinde ikinci film vizyona girecek, buralara da gelmesi uzun sürmez. Neyse
efendim, konu bizim Kurtuluş Savaşı'nı azıcık andırır cinsten. Cao Cao Çin'de yavaş yavaş
iktidarı ele geçirdikten sonra yayılmaya başlamış ve 1 milyon askeriyle önüne gelene bir
tekmeee
atmaya devam etmektedir (ki bazı araştırmalar bu rakamın feci şekilde uydurma
olduğunu göstermektedir. En fazla yarım milyon şeklinde bir ordusu 'belki' vardır) ve bu
sefer karşılarında Zhuge Liang ve Zhou Yu vardır. Komik rakamlardaki ordusuyla bu
muhabereden sağ çıkmaya çalışacaklardır. Zekalarıysa en büyük silahları olacaktır...




Harika bir yönetmen, harika bir konu olur da harika oyuncular olmaz mı, olur! Tony Leung
Chiu Wai
, Zhou Yu'yu, Takeshi Kaneshiro da Zhuge Liang'ı, Chen Chang da Sun Quan rolünü
üstlenmiş. Aslında arka planda kalan ama Çin sinemasında gayet ünlü olan oyuncular da
bulunmakta ama üşendim şimdi onların -şan-şun-kem-küm'lü adlarını yazmaya...
Film tam John Woo havasında başlıyor, yani izleyiciye "merhaba, hoş geldin, gel bir otur,
bak filmimiz bu, şu, bu da bu, at ağzına biraz patlamış mısır" diyerek değil de "getir
kolunu, aha damar, bu da adrenalin, ohhh, geçmiş olsun" şeklinde başlıyor. Bir süre ağzınız
aşağıda, gözleriniz 12 cm genişliğinde pörtlek pörtlek filme bakıyorsunuz. Ben hata ettim,
karakterlerin adlarını da aklımda tutmaya çalıştım ama başarılı olamadım, her yerden birbirine
birine benzeyen insanları akılda tutmak gerçekten zormuş. Bir de kitap okur gibi alt yazı takip
etmek durumundasınız ama filmin İngilizce'ye çevrilmemesi çok iyi. Bayılırım dublajsız Çin,
Kore, Japon filmlerine.

Hayvan vari bir prodüksiyonla karşı karşıya kalıyorsunuz filmin başından sonuna kadar. Yani
Çin sineması böyle giderse birçok sektörde olduğu gibi sinemada da yumruğunu masaya
vuracaktır çok kısa bir süre sonra. Bunda da en büyük avantajı "epik" kavramı bu adamların
genlerinde olduğudur. Adamların inanılmaz şa şalı, şatafatlı, derslerle dolu, zorlu ve
ihtiraslı tarihi var. Bunları bi 50 yıl daha kullansalar anca çeyreğini tüketebilirler.
Zaten biz Türklerin en büyük angutluğu da budur sinemada. Bizim de harika filmlere konu
olacak, içine bir çok öğenin sokulabileceği tarihimiz var ama maalesef onları sinemaya
dökebilecek bir babayiğit, ona da destek olacak finansör, o yapıtı izleyip kar getirecek
izleyici yok. O yüzden "yakın çekim buğday tanelerini, sepia tonunda tepe üstünde
kulübeleri, hababam sınıfı 31buçuk'ları, 15IQ'ya hitap eden devşirme filmleri, amacı sadece
güldürmek olan filmleri (ki küfür etmek ne zaman komedi olduysa), senaryosu 1 ayda yazılan
'gerçek bir hikayeden alınmıştır' filmlerine" devam kısacası, aferin mk. Neyse kızdım
yine:)... Filmi ikiye bölmek zorunda kalırsak savaş sahneleri ve sakin sahneler olarak bir
ayrım yapabiliriz. Tabii ki filmi şahlandıran sahneler, savaş sahneleri. John Woo, Çin'i
yeniden keşfetmemiş; savaş sahnelerinde yeni atraksiyonlar kullanmamış. Yine tadında yavaş
çekim sahneleri kullanmış ama işin içine epiklik kadar "liriklik" katmış. Hani "şiir gibi
öldürüyor" diyebiliriz. Kılıç, mızrak ve ok sahneleri son derece gerçekçi hatta belki de
gerçek! Dövüş kareografilerinin ne kadar güzel olabileceğini zaten hayal edebiliyorsunuzdur. Kan kullanmaktan kesinlikle çekinmemiş baba. Tabii fanteziden de kaçınmamış. Bir
koyuşta 10 askerin yere düşerek ölmesi, mızrakları eliyle kırmak, kılıç bükmek kesmek gibi
bir çok öğe filmde yerini almış. Ayrıca o "Çok kalabalık olm bunlar mk, tarağı yuttuk"
atmosferi mü-kem-mellica olarak yansıtılmış. Basit CGI oyunlarıyla da değil hem de. Filmin
sonlarına doğru bir tuzak arena savaşı var ki, dillere destan olur diyebilirim.


Sakin sahnelerde ise karakterler şov yapıyor adeta. Oyunculuk süper. Kendinizi bir an çekik
gözlü sanıp orada fikir alış-verişi yapan biri olarak hissetmeniz an meselesi. Zaten az
buçuk strateji kurmayı seviyorsanız filme ayrıca tapmanız olası. Çok sıkı stratejiler,
oyunlar dönüyor filmde. Cao Cao da aynı şekilde gayet kötü ama gayet zeki biri olarak ekrana
yansıtılmış, "kötüler hep kaybedendir" yanılgısı filmin bu ilk bölümünde allahtan yok.

Sonuç itibariyle Red Cliff, takip etmesi biraz zor ama izlemesi son derece keyifli bir
yapım. Kostümleriyle olsun, müzikleriyle olsun, kareografileriyle olsun, harika Çin semalarıyla olsun, içinizin açılacağı garanti...Warlords, Assembly'den sonra bana ilaç gibi geldi diyebilirim. Klişelerden uzak, dramatik yönü biraz daha köreltilmiş, son derece epik ve liriksel gidiş hattıyla Asya sineması severlerini mest edeceği bir gerçek. Merak edenlereyse filmi öneririm, harcadığınız zamana 'harcandı' olarak bakmayacaksınız. 7.8/10

Detaylı bilgi: http://www.imdb.com/title/tt0425637/

Hiç yorum yok: