26 Ağustos 2008 Salı

Mirrors

Aynalar...


Sadece cam ve sırdan mı oluşur muhteviyatları?


Yoksa çok daha büyük güçleri, kendi dünyaları, kendi gerçeklikleri ve düzenleri mi vardır?


Eğer durum buysa, aynaların dünyası bizimkine etki edecek kadar kuvvetli midir? Kuvvetten kastım; aynadaki aksimiz başlarsa kanamaya bizden de firar eder mi can suyumuz?


"Doğaüstü güçler" temalı korku filmlerinin son on yılda bir halta yaramayan, doksanar dakikalık vakit katilleri haline gelmeleri elbette janrın her yeni filmine önyargılı yaklaşmamıza sebebiyet vermekte. İşte tam bu halet-i ruhiyeye sahip bir üçlü olarak Mirrors'a giderken sanırım nispeten pozitif olan tek kişi bendim aramızdaki. Kimileri bayat da olsa, her tip korku filmine çılgınca bir ilgim olması sebebiyle "ne çıkarsa bahtıma" diyerekten salonun karanlığına bıraktım kendimi.


Mirrors ise daha ilk dakikasından golünü kaleciyle beraber ağlara sokmakta gecikmedi. Kan, Mirrors'ın övündüğü yönlerinden, müthiş görüntü yönetmenliği sayesinde boğaz kesilmesinden, kişisel çene koparma kürüne ve daha pek çok hasta ruhlu sahneye maruz bırakmadan film yakanızı bırakmıyor.


Filmle alakalı müthiş pozitif bir nokta var ki günümüz yapım şirketlerinin saçma tanıtım politikasına kurban giden tonla filmi anmak lazım sırf bu sebepten, Mirrors'ın fragmanını izlediyseniz, benim gibi filmin basit bir lanetli ev hikayesi olduğunu umacaksınız ve ne mutlu ki yanılacaksınız. İç içe geçen bir kaç farklı hikayenin çekirdek ailemizin başına musallat olan bir bela çerçevesinde anlatıldığı filmi bence henüz vizyondayken mutlaka izleyin.

Elbette Mirrors sütten çıkmış ak kaşık değil ve filmin yükselerek ilerleyen temposu boyunca gözünüze batmasa da çıktıktan sonra aklınızı kurcalayacak bariz hatalı detayları var. Bir diğer zayıf yönüyse, karakterler. Hikayenin gücü malesef karakterlere yedirilmemiş, filmin geneli Kiefer Sutherland etrafında döndüğünden, günü kurtaran oyunculuğu bu hisse mani olsa da filmin ertesinde düşününce "cardboard cut" dediğimiz, on filmden en az dördünde karşımıza çıkacak karakter tipleri var filmde.
Bu eksiler kesinlikle filmin izlenirliğini bozmuyor yalnızca genel puanını düşürüyor, zaten filmin en büyük artısı atmosferi, eğer antrakt da olmasa sanırım rahat nefes aldırmazdı bu 110 dakikalık korku tüneli. Uzun süresine rağmen film sürekli seyirciyi dürttüğünden, sıkılmak pek mümkün değil. Fiyasko beklerken kendini şık bir sürprizle toparlayan sonunu da övmeden geçmeyeyim.

Bir hayli hareketli geçecek beyaz perde günlerine az zaman kala, yazın bu gizli korku hitine bir şans verin. Kandan, şiddetten, gizemden ve doğaüstü elementlerin sinemadaki varlığından beslenen ve beklentilerin aksine mütevazi girdiği gişe yarışında kendisine makul bir yer bulan Mirrors, Ağustos ayını geride bırakırken denk geldiğimiz hoş bir sürpriz oldu, izleyecek arkadaşlarımıza şimdiden iyi seyirler.

7/10

1 yorum:

Volkan dedi ki...

tam 5 defa hopladım, 2 kere gerildim 1 kere de mide spazmı geçirdim:) "bu tür filmlerden bi bok olmaz, korkmam asla" deyip döt olmak ayrı keyif :P 7.3/10 veriyorum ben.