6 Ağustos 2008 Çarşamba

A Moment to Remember: "Ben her şeyi senin için hatırlayacağım"

Kore filmlerini çok severim. Şatafattan uzak, daha hayattan filmler çekerler. Tabii Türkler de
genelde böyle film çeker ama biz biraz "duygu" konusunda odunuzdur ve hayal gücümüz "sevilen kıza tecavüz edilir ve sevgili katil olarak hapse girer"den ibarettir. Korelilerin kültüren yapısının burada çok önemli bir gücü vardır ama o başka bir konuya ait.


Gelelim A Moment To Remember yani Nae meorisokui jiwoogae'ya. 2004 yapımı filmin benim en sevdiğim ve her izleyişimde 2 gün zor uyuduğum filmdir.


Hani bazı hayatlar vardır, tek başına anlam ifade etmeyen anca "ikizini" bulduğunda kabuğundan çıkan ve mutluluk veren? İşte hikayemiz onlardan biri.


Yıllardan bilmem ne, kaç aylardan bilmen ne günüdür. Yani pek de önemli değildir uyanmak, işe gitmek. Amaç yaşamaksa bu ritüeller gereklidir zaten. Ama bu kadardır. Ta ki "O"nu görene kadar. Çok farklı iki hayat olduğundan yan yana gelebilirliği yok gibi gözükmektedir o yüzden kimse şansını denememektedir.



Ama gün gelir, hayat onlara "birlikte anılmalısınız" emrini verir. Çünkü ikisi de ancak yan yana
geldiğinde mutlu olabileceklerdir.Bunun için değişim kaçınılmazdır. Her iki taraf da bazı şeylerden vazgeçecek ama orta paydada yürüyecektir. Eğer sevmek, yan yana gelmek kumarsa, bu çift şanslarının dip noktasındadırlar.

Fedakarlıklar mutluluk getirmeye başlamıştır. Statü sahibi olmayan taraf, hep içinde olan ama
yapmasının bir amacı olmadığı yeteneğini gün yüzüne çıkaracaktır. Çünkü bir amaca hizmet edecektir bu yetenek; hem layık olduğunu hem de yuvasını bu sefer erkek kuşun yapacağını görecektir.
Geçmişi peşini bırakmamaktadır. Çocuk, görmek ve yaşamak istemediği şeyler görmüş, yaşamıştır ama bir türlü bunları "tecrübe"den saymamıştır. Utanmaktadır ve kin duymaktadır. Ama eşi onun bu yönünü de yontacaktır. Bazı şeylerin ona imkansız olmadığını hatırlatacaktır, nasıl ki ayrı iki dünyanın insanları yan yana gelebilmiş ve mutlu yaşabiliyorlarsa...

Tabii bu mutlu hayat hep böyle sürüp gitmeyecektir. Mantıklıdır; çünkü hiç bir şey her zaman mükemmel gitmez. Kız amansız bir hastalığın doruklarına yaklaşmıştır. Öyle bir hastalıktır ki, o güne kadar çocuğun ve kendisinin verdiği tüm emekler yok olacak hatta yarın sabaha yan yana uyandıklarında tanımayacaktır. Bu noktada bir erkeğin sınavı başlar işte.

Gerçekten sevmiyorsa uzaklaşacaktır çünkü
yan yana herkes acı çekecektir.

Ama gerçekten seviyorsa da savaşacaktır.
"bir an için bile olsa" bunun mücadelesi verilmelidir. Kaybedilecek neyi vardır ki? Onunla elde ettiği şeyler zaten yok olmuştur. Arkasında dünyanın en acıklı mektubunu bırakarak hem de ...
"Aşkım
Beni yanlış anlama.

Ben sadece ama sadece seni sevdim

Sadece seni düşünüyorum.

Yalnız seni hatırlıyorum.

Sana kalbimin derinliklerini göstermek ne kadar zor!

Hafızamın geriye kalanıyla bunu yapmam mümkün mü?

Kalbim hızla çarpıyor.

Ben sadece "seni" seveceğim.

Bunu unutmak istemiyorum ve unutmayacağım.

Bunu anlıyor musun?

Korkarım benim geri dönen hafızam sana her şeyi söylemeden önce...
...beni yine bırakacak. Söylemeliyim.
Seni seviyorum. Ve üzgünüm.
Seninle tanıştım çünkü unutkandım.
Senden ayrılıyorum çünkü unutkanım...
Seni unutabilirim,...
...ama hiç bir şey seni benim içimden söküp atamaz.

Seni bıraktığım için beni affet. Lütfen..."


Başlamak hataysa da bitirmek de hatadan sayılır mı? İleride unutacağını bile bile? Ama bir parçan olarak içinde yaşayacak? Ölene kadar... Bunun cevabını bulamıyorsunuz maalesef. Sadece görüyorsunuz.

Acı çekiyorsunuz, ağlıyorsunuz, savaşıyorsunuz... Ve çabalarınız size "bir an"lık da olsa geri dönüyor. Bunu neye değişebilirsiniz ki? Hele değiştirecek bir şeyiniz yokken? Evet, değişilmiyor da zaten...
--------------------------------------


Bazı (kore) filmleri vardır, tek amacı sizi ağlatmaktır, genelde de başarırlar. Bazıları da
gerçekliği ortaya koyarak bunu başarır. A Momento to Remember bunu başaranlardan. Şu sıralar "asla" izlememek zorunda olduğum bu filmin her saniyesi damağımdadır. Yalındır, pürüzsüzdür ama kesiği asla geçmez. Gerçekttir çünkü. Yaşamışsınızdır belki de yaşıyor, yaşayacaksınızdır... Filmdeki gibi, "bir süre sonra" unutsanız da "asla içinizden atamayacağınız" şeyleri dilinizin altına sokar ve sorar "Anılarınız yok olduğunda ruhunuz da yok olur mu?"
8.5/10


PS: Film kimlere önerilMEZ

*2 farklı dünyanın insanları baş başa bu filmi izlememeli.

*Sevgilinizden, eşinizden yeni ayrılmışsanız

*Zihin olarak yorgunsanız

*Unutkanlığınız nüksetmişse, izletmeyin!


Download için (alıntıdır) TIKLAYIN





6 yorum:

Erdemrocks dedi ki...

ağzını kırdığım neden böyle şeyler izliyorsun :D

Volkan dedi ki...

bu filmi izlemekten daha acı şeyler var be erdem :(( filmde en azından bir hastalık var, dünyevi keyifler yok :(

oinone dedi ki...

ya ben bu filmi zar zor indirdim rmvb dosyasiyla. k lite codec bile acmiyo? tavsiye var mi, yoksa sovuyimmi?

Volkan dedi ki...

real media player ile açmalısın.

Unknown dedi ki...

merhaba, ne güzel yorumlamışsınız.
Kısa süre önce izledim filmi ve çok beğendim. Güney Kore sineması hakkında söylediklerinize de katılıyorum. Çok naif bir romantizm var filmlerinde belki de bu yüzden etkili.

zenc dedi ki...

kesinlikle kaçırılmaması gereken bir film. benim gibi kore sineması düşkünü değilseniz pek ilginizi çekmeyebilir ama yine de bir göz atın derim yorum okuyucularına. zaten bolca izlenesi yorumlar yapılmış. kaçırmayın diyorum!